27 Kasım 2017 Pazartesi

Trois Beaux Oiseaux du Paradis - Maurice Ravel

28 Temmuz 1914'de I. Dünya savaşı başlamış, Ağustos ayında Fransa'da seferberlik ilan edilmiştir. Ravel, orduya yazılma konusunda çelişki içindedir. Bir yandan yurttaşlık görevini yerine getirmek isterken, diğer yandan kardeşi de askere yazıldığı için yaşlı annesini Paris'te yalnız bırakmak istemez.

Çelişkilerin ardından Ağustos sonunda vatani görev arzusu ağır gelir. Annesinin çekeceği üzüntünün vicdan azabını taşımakla birlikte, orduya başvurur.

Gereken ağırlığın iki kilo altında olduğu için kabul edilmez.

Aylar süren ısrarlı başvuruları sonunda Mart 1915'de 13. topçu alayına kabul edilir.
İşte bu ara dönemde Ravel, savaşanlara destek olmak için başka yollar bulur.

Yaralılara gönüllü yardımcılık yapmasının yanında müzik yazarak kendini vatanı için çalışmaya adar; La Valse, La Cloche Engloutie, Le Tombeau de Couperin ve Trois Chonsons bu dönemde çalıştığı eserler arasındadır. Ancak besteci, büyük bir üzüntü ve yalnızlık içerisindedir:
En yakın arkadaşlarından en az dördü Fransa'yı savunurken hayatlarını kaybetmiştir. Cephede savaşan kardeşi ve diğer arkadaşları için endişe hissetmektedir.

Bazı arkadaşları ona "ulusal görevini müzik yazarak yerine getirdiği için bu konuda üzülmemesi gerektiğini" söyler, ama bu düşünce onu teselli etmez.

Ravel, Trois Chansons'u yazmaya 1914 sonbaharı biterken başlamış, Şubat 1915'de tamamlamıştır.
Eserin birinci ve üçüncü bölümleri masalsı havaları ile ikinci bölümden çok farklıdır;
'dolaylı olarak' savaş döneminin kayıpları ve hayal kırıklıklarını yansıttıkları düşünülebilir. Ancak ikinci bölüm "Trois Beaux Oiseaux du Paradis - Cennetin Üç Güzel Kuşu" doğrudan savaşa değinir ve bestecinin ruh halini yansıtır.

Kayıplarının matemini tutan Ravel, hayal kırıklıklarının ve orduya kabul edilmemesinin üzüntüsünü yaşamaktadır:


"Cennetin Üç Güzel Kuşu” - Ertuğrul Oğuz Fırat Korosu, 22 Mayıs 2014.

Ravel, Trois Chansons'da Fransız rönesans geleneğini ve vokal çizgilerini yansıtan bir koro yazısı kullanmıştır. Bu yazı çok şeffaf, duru bir su gibidir. Tüm aralıklar ve çizgiler kendilerini net bir şekilde duyururlar.

Trois Chansons, Noël des jouets dışında Ravel'in sözlerini kendi yazdığı tek eseridir.

İkinci bölümde Ravel şöyle bir kurgu oluşturmuştur:

Genç kız, savaşa giden sevdiğinin haberini üç cennet kuşuna sorar...
Bu kuşlar gök mavisi, kar beyazı ve kan kırmızı renktedir:
Fransız bayrağının renkleri.

Her biri genç kıza sırasıyla haber getirirler:
Mavi kuş, sadakat dolu mavi bir bakış,
Beyaz kuş, genç kızın bembeyaz alnına kardan daha saf bir öpücük,
Kırmızı kuş, ölüm habercisi kıpkırmızı bir yürek getirir...

Savaşın bedelini...

Ravel, cennetin üç güzel kuşunu; sadakat, saflık ve kendini vatanına adamak ile tasvir etmiştir.

CENNETİN ÜÇ GÜZEL KUŞU

Cennetin üç güzel kuşu
(Benim sevgilim savaşta)
Cennetin üç güzel kuşu
Buradan geçti…

İlki gökyüzünden daha maviydi
(Benim sevgilim savaşta)
İkincisi kar rengiydi…
Üçüncüsü parlak kırmızı

Cennetin küçük güzel kuşları
(Benim sevgilim savaşta)
Cennetin küçük güzel kuşları
Bana ne haber getirdiniz?

"Ben, gök mavisi bir bakış getirdim…"
(Sevgilin savaşta)
"Ben ise, güzel alnının üzerine
kar renginde bir öpücük, kardan daha da saf…

Cennetin parlak kırmızı kuşu…
(Benim sevgilim savaşta)
Cennetin parlak kırmızı kuşu,
Peki ya sen ne getirdin?

"Sevgi dolu, kıpkırmızı bir kalp…"
(Sevgilin savaşta)
Ah! Kalbim buz kesti…
Onu da alıp götür…


Metinde yer alan parantezler, satırların bütünlüğü içinde dikkat çekiyor: Bu parantezler sürekli olarak vurgulanan bir yalnızlık duygusu içeriyor; "Benim sevdiğim savaşta" ve "senin sevdiğin savaşta" acıtırcasına altı kez tekrarlanıyor, çünkü Ravel'in başta kardeşi ve pek çok yakını savaşta, kendisi de cephede olmayı gönülden dilemektedir.
O dönemde Ravel'in çağdaşı pek çok besteci, eserlerinde doğrudan propaganda ve alenî bir sembolizm kullanırken, Ravel daha çok dolaylı bir sembolizmi tercih etmiştir.

Roger Nichols'a göre, mavi, kırmızı ve beyaz renkte cennet kuşları, -o dönemde çok kez ifade edilen şekilde- "Dalgalanan bayrağın altında savaşan" Fransız askerleri olarak anlaşılabilir.

Nichols, Ravel'in "Kalbim buz kesti... Onu da alıp götür…" sözlerini şöyle sorguluyor;
Ravel'in arzusu cepheye gönderilmek. Onun için cennet, ölüm sonrası göksel bir alan değil; o an cephede olmak. Bestecinin "benim de kalbimi al" sözü bir yandan cephede olma isteğini yansıtırken, diğer yandan da en yakın arkadaşlarının kaderine ortak olmak, onlar gibi canını feda etmek isteğini ifade eder.

Çiğdem Aytepe'nin buraya özetini aldığımız yazısının tamamını Çiğdem'in Koro Yazıları blogunda okuyabilirsiniz.